Anaokulunda Yaşam



MONTESSORİ SINIFINDA NELER BULUNUR?

Bir Montessori sınıfında çocukların rahatlıkla kullanabilecekleri boyutta olmak koşulu ile pek çok şey bulunabilir.  Çocuklara göre dünya,  çok büyük,  karmaşık anlaşılması güç bir varlıktır.  Bu eğitimi veren öğretmenlerin titiz materyal seçimi ile sınıf,  çocukların dünyayı kendi kendilerine keşfetmelerini sağlayan bir ortam haline gelebilir. Ancak seçilen materyaller çocukların bireysel çalışmalarına uygun nitelikte olmalıdır. Bir montessori sınıfı çocuk için “hazırlanmış çevre”dir.

 

“HAZIRLANMIŞ ÇEVRE” NE DEMEKTİR?

Bu belli bir düzenin olduğu, çocukların kendi hızlarında ve kendi kapasitelerine göre öğrenebilecekleri, rekabetin olmadığı bir ortamdır. Çocuk o ortamda başarılı olmak için birçok olanak elde eder. Bir montessori sınıfında çocuk, özel olarak tasarlanmış materyalleri kullanarak kendi kendisine öğretir. Bunlar cazip, basit, çocuğun boyuna uygun materyallerdir. Bu hazırlanmış çevrede çocuk, kendi başına ve başkaları ile birlikte çalışmayı öğrenir ve nasıl çalışacağının seçimini de kendisi yapar. Montessori sınıfı, çocuğun bir yetişkin baskısı olmadan kendisini özgür hissettiği ve kendi dünyasını keşfedip, kendi zihnini ve bedenini geliştirebildiği cazip bir ortamdır. Kısaca; MONTESSORİ ÇEVRESİ, ÇOCUĞUN ÖĞRETMENİ’dir. Bu ortamda çeşitli alanlar vardır.

 

MONTESSORI SINIFI ÇOCUĞUN ÖĞRETMENİDİR

Bir Montessori sınıfında çocuk,özel olarak tasarlanmış materyalleri kullanarak kendi kendisine öğretir. Bunlar cazip, basit, çocuğun boyuna uygun materyallerdir. Bu hazırlanmış çevrede çocuk, kendi başına ve başkaları ile birlikte çalışmayı öğrenir ve nasıl çalışacağının seçimini  de kendisi yapar.

 Montessori sınıfı, çocuğun bir yetişkin baskısı olmadan kendisini özgür hissettiği ve kendi dünyasını keşfedip, kendi zihni ve bedenini geliştirebildiği cazip bir ortamdır.

Bu ortamda farklı alanlar vardır.

 

HAZIRLANMIŞ ÇEVRE’DEKİ ALANLAR NELERDİR?

 

A) PRATİK YAŞAM ALANI: Küçük bir çocuk için bulaşık yıkamak, sebze soymak, ayakkabı parlatmak gibi bir yetişkine doğal hatta monoton gelen işlerin özel bir yanı vardır. Bunlar bir çocuk için heyecan vericidir. Çünkü bu davranışlar yetişkinleri taklit edebilme olanağını onlara verir. Taklit ise erken çocukluk yaşlarında, en güçlü dürtülerden biridir. Sınıfın bu alanı çocukların, koordinasyonlarını mükemmelleştirecek aktivitelerle iç içedir. Konsantrasyon süreleri giderek uzamaya başlar. Çalışmalardaki kurallı sıralamayı takip ettikçe detaylara da dikkat etmeyi öğrenirler. Bir başka çalışmaya başlamadan önce ellerindekini bitirip yerine koyarak doğru çalışma alışkanlıklarını kazanırlar.

 

B) DUYUSAL ALAN: Çocuğa dünyayı tanıyabilmesi için duyularını kullanmayı öğreten materyallerdir. Bu alanda çocuk; farklı yükseklikleri, genişlikleri, derinlikleri, ağırlıkları, renkleri, sesleri, kokuları, tatları, şekilleri ve dokuları ayırt edecektir. Montessori sınıfındaki duyusal materyaller, çocuklara sınıflandırmayı ve eski bilgileri ile yeni öğrendikleri arasında ilişki kurmayı öğretir. Dr. Montessori, bu işlemin “bilinçli bilginin” başlangıcı olduğuna inanmıştır.

 

C) MATEMATİK: Çocuklara erken yaşlarda matematik malzemeleri ile çalışma olanağı sağlandığında, onların matematikle ilgili gerçekleri kavradıkları ve birçok yeteneği kolayca ve zevkle kazanabildikleri görülmüştür. Halbuki; matematik, çocuklara ileriki yaşlarda soyut bir formda verildiğinde aynı yetenekleri kazanabilmeleri için uzun bir zaman ve çok fazla çaba gerekmektedir. Dr.Montessori sayı sayma işlemiyle ilgilenen çocukları incelediğinde, dokunmayı veya saydıkları materyalleri bir yerden bir yere taşımayı istediklerini gözlemlemiş ve böylece somut matematik materyalleri hazırlamıştır. Çocuklar bu materyalleri bir araya getirerek, ayırarak, bölüştürülerek, sayarak karşılaştırarak matematiğin temel işlemlerini kendi kendilerine ortaya çıkarırlar. Bir montessori sınıfında çocuklar asla toplama, çıkartma kurallarını veya çarpım tablosunu ezberlemezler, çünkü onların sayı sayma, toplama, çıkartma, çarpma ve bölme işlemlerini yapabilmek için çok çeşitli materyalleri vardır. Böylece farklı materyallerle, çocuklara gerekli olan tekrarları yapma olanağı sağlanmıştır. Toplama kurallarını veya çarpım tablosunu ezberlemeleri zamanı geldiğinde ise artık her işlemin ne anlama geldiğini çok iyi bilir durumdadırlar.

 

D) DİL: Bir montessori sınıfında çocuklar, alfabedeki harflerin isimlerini öğrenmeden önce seslerini öğrenirler. Çünkü bunlar ileride okuyacakları kelimeleri oluşturan seslerdir. Montessori sınıfındaki dil materyalleri, öğrencilere bireysel olarak sunulur. Bu, öğretmene çocuğun ilgi alanını keşfetme olanağını sağlar. Okuma çalışmaları, çocuğun kelimenin anlamını sorması ya da zımpara kâğıdı harflerle çalışma yapma isteği göstermesi ile başlar. Çocuklar, önce 2 ya da 3 sesten oluşan kelimelerle başlarlar ve yavaş yavaş daha uzun kelimelere geçerler. Sesleri öğrendikten sonra, artık her yeni kelime onları cezp eder. Bu nedenle asla belli sayıda kelime okumaları için sınırlandırılmazlar. Çocukların okuma istekleri asla bastırılmamalıdır. İlerideki öğrenmelerinin en önemli anahtarı olarak işlenmelidir. Sorularına cevap bulabilmeleri için kitap incelemeleri teşvik edilmelidir.

 

E) FİZİKSEL COĞRAFYA: Geniş puzzle haritalar sınıfta en fazla rağbet gören materyallerdir. Başlangıçta çocuklar bu haritaları sadece puzzle gibi kullanırlar. Daha sonra kıtaların, okyanusların ve ülkelerin yerlerini öğrenirler. Bu ülkelerin önemli özellikleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Bu haritalar, birçok coğrafik gerçeği somut olarak gösterir. Çocuklar aynı zamanda ada, göl, körfez, koy gibi çeşitli kara ve su formlarını da görerek, dokunarak öğrenirler.

 

F) TARİH: Montessori çocuklara “Zaman Şeridi” ile çalışarak tarihin de somut bir sunuşunu yapar. Zaman şeritleri, uzun kıvrılmış kâğıtlardır. Çocuklar bunu sınıfta yere açarak kullanırlar. Bu şeritler üzerinde çeşitli tarih dönemli işaretli olarak bulunur.

 

G) KÜLTÜR: Çocuklar diğer ülkeleri, onların geleneklerini, yiyeceklerini, müziklerini, iklimlerini, dillerini ve orada yaşayan hayvanları öğrenerek, üzerinde yaşadıkları dünyanın farkına varırlar. Böylece dünya üzerinde yaşayan insanları anlamaları, hoş görmeleri ve sevmeleri daha kolaylaşır.

Diğer etkinlikler ise:

 

TÜRKÇE DİL ETKİNLİKLERİ:

            Türkçe dil etkinliğimizin amacı; çocukların, ses bayrağımız olan dilimizi, doğru ve güzel konuşmalarını sağlamanın yanında, sözcük dağarcıklarını zenginleştirerek, onların yaratıcı ve etkili anlatım becerisi kazanmalarını sağlamaktır. Öykü ve masal anlatımları çeşitli tekniklerle renklendirilerek, çocukların dinleme becerisi kazanmaları sağlanır. Küçük gruplarla sohbetler ile de çocukların anlatım gücü desteklenir. Şiirler, parmak oyunları, bilmece ve tekerlemelerle eğlenerek öğrenmeleri sağlanır. Hacivat ve Karagöz, Nasrettin Hoca gibi Türk halk kültürünün özgün karakterleri de tanıtılır.

             Türkçe dil uygulamaları, sınıfımızda küçük gruplar halinde çocukların yaşları, gelişim özellikleri, ilgi süreleri dikkate alınarak uygulanır.

 

OKUMA – YAZMAYA HAZIRLIK:

Burada ilk hedef çocuklardaki küçük kas koordinasyonunun kalem tutabilecek olgunluğa ulaşmasını sağlamaktır. Metal çerçeveler ile sınırları belirlenmiş bir alanda kalem kontrolünü sağlama, kabartma harfler ve sayılarla kas hafızasını geliştirme, el yazısına alt yapı oluşturabilecek çizgi çalışmaları ile yazma becerileri kazandırılırken, görsel okuma kartları, hareketli alfabe ve ses oyunları ile de okumaya hazırlık yapılır.

 

DRAMA ETKİNLİKLERİ:

Drama etkinliklerimiz, çeşitli gelişim alanlarını desteklemek amacı ile planlanır ve uygulanır. Bu etkinliğimizde; yaratıcı düşünme yeteneğini kullanarak kendi potansiyelini ortaya çıkarabilme, sorun çözebilme, duygularının farkına varıp bunları anlatabilme, iletişim becerisi kazanabilme, düşünme süreçlerinin en temel malzemesi sayılan kavramları yaşantılara dayalı olarak öğrenme alıştırmaları yapılır.

 

SANAT ETKİNLİKLERİ:

 Sanat duyguların ifadesidir. Sanat etkinliklerimiz bireysel ve/veya iki ya da üç kişiden oluşan proje çalışmaları olarak planlanır. Sanat etkinliğinde amaç, çocukların sanatı bir ifade biçimi olarak görmesini sağlamaktır. Cam, ahşap ve kumaş boyama, kukla, oyuncak yapımı gibi çalışmalar içinden çocuklar yapmak istediklerini seçerler ve istedikleri gibi çalışırlar. Her çocuğun çalışması özgündür ve kendisini yansıtır. Ayrıca her ay seçilen bir sanatçının yaşam öyküsü ve eserlerini tanıma, müze, sergi ve atölye gezileri ile de sanat etkinlikleri desteklenir.

 

FEN ve DOĞA ETKİNLİKLERİ:

Fen ve doğa etkinliklerinin hedefi araştıran, soran, sorgulayan, bir şeyleri olduğu gibi kabul etmeyen bireyler yetiştirebilmektir.

Ayrıca fen ve doğa etkinlikleri okul öncesi dönemde, çocukların bilişsel, dil, özbakım, psiko-motor, sosyal, duygusal gelişim alanlarına katkısı da tartışılmazdır.

Bu nedenle okulumuzda fen ve doğa etkinlikleri deney, gözlem, gezi başlıkları altında planlanır ve uygulanır. Tohumdan bitki yetiştirme, peynir ve yoğurt yapma gibi somut çalışmaların yanı sıra ses, ışık ve hava deneyleri ile okul öncesi dönem çocukları için soyut olan kavramlar daha anlaşılır hale gelmektedir.

 

YABANCI DİL ETKİNLİKLERİ:

Yabancı dil öğreniminin temelinin oluşturulması açısından en bilinçli olarak şekillendirilmesi gereken dönem okul öncesi dönemidir. Anaokulumuzda İngilizce Eğitim Programı, çocukların ilgi alanlarındaki kelimeleri, basit yapıları ve diyalogları zevkli ve eğlenceli bir şekilde öğretmenin yanı sıra, İngilizce konuşulanı anlama ve konuşma becerilerini  geliştirmeye yönelik temel oluşumları sağlamaya ve ilerideki okul yaşamlarında başlayacakları İngilizce öğretimine yönelik bir alt yapı hazırlamaya dayanmaktadır.

 “Çocuk ne yetişkinlerin karmaşık dünyasında ne de çoğu kez kimsesizler yurtlarına ve hapishanelere benzeyen okullarda gerçek bir yaşam sürebilir.” M.Montessori

 

       Çocuğun yorulmak bilmeyen aktivitesine, hareket ve davranış güdüsüne, her şeyi tanımanın, her şeye el sürmenin ve bilgi toplamanın bitmek tükenmek bilmeyen güdüsüne ailenin yaşam alanı içinde çoğu kez sınırlar çizilir. Oysa bizim yaşam alanımız yetişkinler tarafından, yetişkinler için yaratılmıştır. Ödevlerimiz ve ihtiyaçlarımız çocuk için fazla büyük, fazla karmaşık ve kavranamazlardır. Örn; bitkilerin nasıl büyüdüğünü, sebzelerden bir çorbanın nasıl yapıldığını, sobanın ya da ocağın nasıl çalıştığını, anne-babanın nasıl ve nerede çalıştığını kavrayamazlar.

 

         Çocuğun biz büyüklerin dünyasını anlamasını ve biçimlendirmesini sağlamak için, onun bağımsızlaşması ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gelişimine uygun bir tüm araçların ve onlara pedagojik yardımlar sunan “hazırlayıcı bir çevreye”  ihtiyaçları vardır.

 

         Hazırlayıcı çevre; çocuğun kişiliğinin oluşması için pedagojik olarak biçimlendirilen, çocuk ve kültür yönlendirilmeli bir yaşam, öğrenme ve gelişim alanıdır.

         Bir Montessori okulundaki “hazırlayıcı çevre”nin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  1. Bireysel Uyum: M.Montessori tüm sınıf mobilyaları ve eşyalarını çocuğun ölçülerine ve gücüne uygun bir biçime getirdi; masalar ve sandalyeler, banyo-tuvalet gibi mekânlar hep çocuklara uygun hale getirildi. Bu durum tüm ödevler, malzemeler ve öğrenme durumları için de geçerli bir ilkedir. Bireysel uyuma dikkat edilmesi ve zorlukların çocukların başarısına göre basamaklandırılmasını sağladı.
  2. Uğraş Seçiminde Özgürlük: Raflar, her çocuk için ulaşılabilir ve seçilebilir olan gelişim ve öğrenme malzemeleriyle doludur. Çocuğun bunlara ulaşabilmesi için yardıma ihtiyacı yoktur. Yetişkinden bağımsız olarak ilgilendiği nesnelere ulaşabilir. Bir nesneyi ya da ödevi ilgisine ve becerisine göre seçebilir, tuvalete tek başına gidebilir, ellerini yıkayabilir. Yemeğin pişirilmesine ya da bulaşığın yıkanmasına vb yardım edebilir, çünkü her şeye kolayca ulaşabilir.
  3. Oyun-iş: Çocuk oyununun ciddiyetinin altını çizmek için M.Montessori, çocuğun bu faaliyeti için “çalışmak” kavramını kullanır. M.Montessori’ye göre; “Üç yaşındaki bir çocuğu gözlemlersek, sürekli bir şeylerle oynadığını görürüz. Bu, ellerinin yardımı ile nesneleri incelediği ve bilincine kaydettiği anlamına gelmektedir. Böylelikle ellerinin yardımı ile yetişkin bir insan olmakta, ancak oyun sayesinde de özellikle bilinçli-hedefli davranışlarından oluşan ve çok erken yaşlarda başlayan iş ile birlikte gerçekleşmektedir. Bu, bilinçsiz ve işlev ve beceri geliştiren oyundan, yetişkinliğin bir belirtisi olan hedefli, başarı ve üretim amaçlı çalışmaya doğru bir gelişim çizgisine gider.” Çocuğun yaptığı çalışmada önemli olan işin kendisidir. Örn; bir kulenin yapılıp yıkılmasında önemli olan yalnızca kulenin tamamlanması değil, kulenin kendisinde olan ve belli bir içsel doyuma kadar sürekli yinelenen bir çalışmadır. Buda bize gösterir ki çocuğun oyun-çalışma faaliyetinde ağırlık noktası “davranışta bulunmanın” kendisidir ve bir işi bitirip yenisine başlamak ancak ikinci sıradaki amaçtır. Çocuğun bu davranış biçiminde çalışmasının çocuğa öğretici ve gelişim destekleyici bir etkisi vardır. Bu yetişkinden bağımsız olmaya varacak bir biçimde tüm becerilerin kazanılmasıdır. İşte bu bilgiler ışığında bir anaokulunda;

 

-     Yinelemeler ve böylelikle işlev hevesi ve dolaylı olarak işlev artışı sağlayan çok değişik uğraşılar sunulmalıdır.

-     Çocukların tamamlayabileceği ya da sonuçlara ulaşabilecekleri işler sunulmalıdır. Yemek pişirmek, masayı kurmak ve kaldırmak, el işleri vb.

-     Çocukların kendileri tarafından belirlenen özgür oyun olanakları (açık havada yuvarlanmak, şarkı söylemek, dans etmek, halka oyunları, yapı oyunları vb.) mutlaka olmalıdır.

 

  1. Estetik ve Motivasyon: Çocuk evlerinin ikinci bir özelliği de her şeyin rengârenk bir şekilde düzenlenmesi ve mekânın estetik bir biçimde düzenlenmesidir. M.Montessori bu konuya ilişkin; “ Buna eşyaların çok önemli başka özellikleri de katılmaktadır. Özellikle sağlamlık ve zarafet… Bir çocuk evi her ayrıntısıyla olabildiğince güzel olmak zorundadır.  Çünkü güzellik faaliyete, çalışmaya davet eder.” Aynı zamanda mekânın bitkilerle, değişik resim ve çiçeklerle estetik biçimlendirilmesi gerekir ki bu da dolaylı bir estetik eğitimidir. Bunun yanı sıra her şeyin güzel kalması ve çocuğun kendini daha iyi kontrol edebilmesi, “daha sevecen ve duyarlı” olabilmesi, hareketlerine daha dikkat etmesi içinde zemin hazırlar.
  2. Yön Bulmada Yardım Olarak Düzen: Çocuk evinin bir diğer özelliği de düzeni ve yapısıdır. Bunlar, zihinsel ve toplumsal yön bulma mekanizmalarının yapılanması ve gelişime yarayan uygun bir uğraşın kendi kendine hızlı bir biçimde bulanabilmesi için en önemli dış ve dolaylı yardımlardır. Düzen, çocuğa özgüven kazandırır. Malzemenin sınırlı olmasının da önemi büyüktür. Bir montessori sınıfında her şeyden yalnızca bir adet bulunur, çünkü fazlalık çocuğu hareketsizliğe itmekte, noksanlıkta ileriye götürmemektedir.
  3. Bölünmüş Öğrenme Alanları: Değişik davranış ve öğrenme alanları için her bir birime ait uygun malzemeler bölümlere ayrılır. Örn; dil için resim ve öykü kitapları, konulu kitaplar vb. ve matematik için ilk hesaplamalara yönelik materyaller, müzik ve sanat, duyuların eğitimi için renk, ağırlık, koku vb ayrımları yapabilecekleri materyaller, günlük yaşamın gerekleri için alıştırmalar imkânı sunan çiçek, hayvan bakımı, mekânın temizliğine ait materyaller (süpürge, temizlik malzemeleri, deterjan vb.) ve kişinin kendi bakımı için gerekli olan araç-gereçler, ayrıca geleneksel oyun ve el işi malzemeleri (bebekler, yapı malzemesi, sepet örme, dokuma vs.) ve modern eğitim araç-gereçleri, teknik ve doğa bilimleri için malzemelerin hazır olarak durması gerekmektedir. M.Montessori hareket eğitimine de büyük önem verdi. Ona göre, bir çocuk evinin içinde ritmik-müzikal eğitim için bir bölüm olmalı, yer döşemesi üzerine çocukların hafif müzik eşliğinde yürüyebileceği eliptik bir daire çizilip, çocuklar bu daire üzerinde yürürken ellerinde dökmeden bir bardak su taşıyarak ya da ellerindeki zili çalmadan zarif ve kontrollü hareket etmeyi öğrenebilirdi. Ayrıca çocukların rahatlıkla hareket edebilecekleri bir bahçe olmalıydı.
  4. Sessizlik Eğitimi: M.Montessori ayrıca hareket eğitiminin mantıksal tamamlayıcısı olarak gördüğü sessizlik eğitimini uygulamıştır. Yani çocuklar medidatif konsantrasyon içinde kendilerini algılama ve kendilerine hakim olma alıştırması yapmakta, içtepileri, düşünceleri ve duyguları algılamayı ve onlara hakim olmayı öğrenmekte ve böylelikle gittikçe daha ileri derecede bir bilinç ve bilinçli algılama geliştirmektedirler. Bu tür sessizlik alıştırmaları, günümüzün karmaşık dünyasında çocuklarımıza konsantrasyon ve ruhsal-zihinsel berraklık ve düzen kazandırmaya yardımcı olmak için çok daha önemli olmuştur.
  5. Toplumsal Öğrenme ve İşbirliği: Çocuk evinin bir başka özelliği de, çocuk grubunun toplumsal öğrenmeyi destekleyecek biçimdeki toplumsal birleşimdir. Çocuk grubu yaş, başarı ve cinsiyet açısından karmadır ve çok kez de değişik kültürlere ait çocuklar ve belli bir özrü olan çocuklarda aralarında bulunmaktadır. M.Montessori için toplumsal karışımın büyük bir önemi vardır, çünkü çocuklar değişik başarı tiplerinden ve ilgi alanlarından oluşan zihinsel uyarılar kadar aileyi aşan “toplumsal tecrübelere” de ihtiyaç duyarlar. Çoğu kez daha büyük olan çocuklar “yeni gelenleri” yanlarına almakta ve onlara anaokulunun yaşantısını tanıtmaktadırlar. Örn; nerede ve nasıl ellerini yıkayacakları, masanın nasıl temizleneceği, eşyaların yerlerine nasıl konacağı vb…

 

Toplumsal öğrenmenin önemli biçimlerinden biri de işbirliği yapmaktır. Yani başkaları için çalışmak, bir oyun ya da öğrenme malzemesinin boşalmasını beklemek, sözleşmek, yardım etmek ve yardım almak… Aynı zamanda izlemek ve özellikle de daha büyük çocuklardan neyin nasıl yapılacağını ve nasıl davranılacağını öğrenmek… Selam vermek, rica etmek, teşekkür etmek, özür dileyebilmek vb… işte bu süreçlerde çocuk, kendinden daha büyük ve daha güçlü ya da küçük ve güçsüz çocuklarla nasıl ilişki kuracağını öğrenmekte ve böylece gerçek bir toplumsal öz benlik ve dünya tasarımı oluşturabilmektedir.

 

İşte tüm bu bilgiler ışığında metodun saç ayaklarından biri olan çevre kısaca şu şekilde olmalıdır.

  • Öğrenim etkinliklerinin ve kaynaklarının toplandığı (dil, matematik, fen, coğrafya, tarih, günlük yaşam, resim, müzik) her bölüm ayrı ayrı alanlarına göre düzenlenir.
  • Materyaller cazibeli şekilde çocukların yaşlarına uygun açık raflarda sergilenir.
  • Sandalyeler, masalar, tuvaletler ve diğer eşyalar çocukların yaşına uygun boyuttadır.
  • İyi hazırlanmış Montessori çevresi, duvar boyunca uzayan bir alfabe, düzinelerce aynı resim işleri, tebeşir tahtaları gibi duvarlardaki gereksiz dikkat dağıtıcıları içermez.
  • Oturarak ve yerde çalışmaya uygun alanlar vardır.
  • Bireysel ve küçük grup çalışmaları için alanlar düzenlenmiştir.
  • Tüm sınıfın toplanması için bir alan vardır.
  • Öğrencilerin paltolarını ve kişisel eşyalarını saklayabilecekleri dolapları vardır.
  • Kimi yemekleri pişirebilmek için kendi boyutlarına uygun mutfakları olmalıdır.
  • Öğretmenler için ayrı dolaplar olmalıdır.
  • Her zaman kullanılmayacak materyaller ve gereçler için bir depo alanı olmalıdır.
  • Bir akvaryum veya bir sınıf hayvanı bulunmalıdır.
  • Ve ideal olarak küçük bir sera, bahçe olmalıdır.